20 Mayıs 2015 Çarşamba

Keşkelerden niye nefret ederiz?

Keşkelerimiz geleceğe dönüp yeniden bugünü hayal etme durumudur. Hayal kurmayı seven insanoğlu neden keşkelerden nefret eder? Keşkeler bir şeyleri bugünde ve geçmişte değiştirme arzusudur. Ve bizi rahatsız eden aslında çaresizliğimizdir. 

Hepimiz keşkesiz bir hayat isteriz fakat değişimin acısını yaşamaktan kaçarız. Bugünün zevkleri değişimin acısına nazaran tercih edilesidir. Kısacası hayvani bir tercihle doğruları zevklerle takas ederiz. Üstelik bugün geçmişin acısını yaşıyor bile olsak geleceğin acısını yine bugünün zevklerine değişme paradoksunu yaşamaya devam ederiz. 

Kızarız kendimize. İrade denilen yetimizin zayıflığına kızarız. Yaşadığımız zevkler yeni acılara gebedir çünkü. Ve yaşadığımız acılardan ders almayız çoğu zaman. Ve sırf bu yüzden keşkeler eksik olmaz hayatımızdan.

Aynı evrende farklı dünyaların insanı olmak

Hayat bize görevler sunar ve bir vazife çıkarmamızı bekler. Sivil toplum faaliyetleri, eğitim aile vs gibi sorumluluklarımız olur. Ve her sorumluluk bize bir kimlik sunar ve bir muhatap belirler. Biz ise bir kimlik/karakter oluşturarak sorumluluklarımızın gereğini yapmak ve muhataplarımızla ilişki kurmak için hazırlık yaparız.(yaptığımızı düşünnek istiyorum)
Peki şu soruların cevabı var mı?
  • İşin/sorumluluğun gereklerinden haberimiz var mı?
  • Gereklilikler üzerinden ne durumdayız?
  • Eksiklerimiz neler?
  • Hazırlıklara hangi noktada ağırlık vermeliyiz?
  • Amacımız ne?
  • Muhataplarımızı tanıyor muyuz?
  • Muhataplarımızın seviyesi tespit edildi mi?
  • Muhataplarımızın ihtiyaçlarından haberimiz var mı?
  • Muhataplarımızın dilini konuşuyor muyuz?
  • Amaca giden yolda araçlarımız ne olacak ve hangi hedeflerde hangi aracı kullanacağız?
  • Yol arkadaşınız var mı? Kimler? Size bu konuda ne kadar ve ne süre boyunca yardımcı olacaklar?

Bu sorular önemli çünkü bir çok insan kendisini tanımadıkça amacını belirleyemiyor. Amaçsızca eyleme giriştiğinde stratejik davranamıyor. Savruluyor. Muhataba göre hareket edemediği zaman başarısız oluyor, şevki/hevesi kaçıyor. Diyalog kuramadığı için vazgeçiyor. Anlaşılmadığını düşünüyor. Faydasız olduğunu zannediyor. Doğru araçları ve doğru dili kullanamadığı için yoruluyor, enerji kaybı yaşıyor. Yalnız olduğunda veya yalnız kaldığında ne yapması gerektiğine önceden karar vermiş olması gerekiyor.
İnsanın muhataplarıyla aynı yerde olması aynı işlerde çalışması diyalog halinde bulunması amaca ulaşmak için yeterli değil. Aynı evrende aynı dünyada aynı dili konuşan insanlar anlaşabilirler ancak...

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Günlük hikayeler ve kişisel tarihimiz

Günlük hayatımızın içinde küçük küçük hikayelerimiz var. Yaşadıklarımız. Belki bir sohbette anlatamayacağımız hikayeler. Fakat hikayeler güzel ve özeldir. Anlattıkları zamanın içinde bir şeyler anlatırlar. Belki sadece sizin anlayacağınız şeylerdir fakat anlatılmadıkları için unutulur giderler. O anların ve hatıraların üzerine bir işaret koymak gerekir. Kişisel tarihimizde unutulmamaları için...

Seni anlayan biri olsun istersin hayatta

Seni anlayan biri olsun istersin hayatta. Ne dediğini duyan, anlatmak istediğini anlayan, yanında olan, ne yapmak istediğini bilen, elini omzuna koyan biri olsun istersin. Onaylanma arzusu fabrika ayarlarımızda var :) Fakat bu onaylanma arzusu insan için dikkat edilmesi gereken bir arzudur. Çünkü sürekli onay arayan bir insan hareketlerini çevresine göre ayarlamaya, tribünlere oynamaya başlar. Oysa doğru olanı yapmak, doğru bildiği yolda ilerlemek tek motivasyonu olmalı insanın. Sen dik durduğunda insanlar yanında olacaktır zaten ve seni anlayan biri çıkacaktır nihayetinde. Bugün değilse de yarın...

Hayatın içinde anlam arayışı

Bir şekilde hayatımızın anlamlı olduğuna inanmaya çalışıyoruz yada anlamı olsun istiyoruz. Yaptığımız işler devam ettiğimiz hobiler vs dünyada kalıcı bir iz bırakmak derdindeyiz. Belki insanlara yardımcı olmak, belki eşsiz sanat eserlerine imza atmak yada faaliyet gösterdiğimiz alanda en iyisini yapmak. Hayata anlam katan nedir? Para? Mevki? Şöhret? Sevgi? Din? Aidiyet? Bağlılık?
Sanırım hayata anlam katan şey bizi sabah yataktan çıkaran şey... Zorunlulukların dışında severek yada isteyerek gerçekleştirdiğimiz eyleme bağlı bir amaç. (Zorunluluk kelimesi de ayrıca düşünülmeli :) )

Günlük işlerin stresinde boğulmamak için basit bir yöntem

Çoğu zaman acının yüzde 90 ını zamanı iyi planlayamadığımız için çekeriz. Günlük iş akışı ve işlerin önem durumu karar vermediğiniz sürece belirsizliğini korur. Belirsizlikler ise en büyük stres sebebidir.  

Belirsizlikleri ortadan kaldırmak için şu listeyi çıkarabiliriz:
  • Günlük rutin nedir?
  • Yapılacak işler neler?
  • İş ne kadar önemli?
  • İşin aciliyeti nedir, işin miadı var mıdır?
  • O güne ait özel bir durum söz konusu mu?
  • İş dışında kişisel/özel yapılacak bir iş var mı? 
Bütün bunlar planlandığında kendinize ayırabileceğiniz bir zaman kalıyor mu?

Bir excel listesi yada basit bir kağıt işimizi görebilir. Günlük işler içinde belki de en eğlenceli faaliyet yapılmış yada teslim edilmiş bir işin üzerini çizmek yada yada yanına tik atmaktır.

Eski kafa bir iş görünebilir ama kağıt benim tercihim. Tavsiye ederim :)

17 Mayıs 2015 Pazar

İnternetin eğitim formasyonu var mı?

Konunun uzmanı değilim tabi ki. Eğitimden bir öğrenci, bir abi, bir baba kadar anlıyorum. Okulunu okumadım bilmiyorum. Fakat anne babaların, özellikle ülkemizde çocuklarına cinselliği anlatmaktan kaçındıkları malum. Bu da çocukları bu meraklı ve zorunlu bilgiyi kendi kendilerine öğrenme durumunda bırakıyor.